6 Kasım 2012 Salı

1 Kasım 2012 Perşembe

Çeviri: Ateşli ve Ağır


SAMOIS’in Coming To Power: Writings and Graphics on Lesbian S/M kitabından bu röportajı okurken tam da kötü bir seksin ertesi günüydü. “Evet ya, evet ya, niye böyle oluyor!” diye söylene söylene okurken, sıkıcı-tatminsiz seksler gözlerimin önünden bir film şeridi gibi geçti. Sharon ve Ayı gibi işçi sınıfından olmasam da aynı öfkeye sahibim galiba. 23 yaşındayım ve bir kere geldiğim şu dünyada çatır çatır sikişmek isterken sıkıntıdan patlıyorum ve kırk yılda bir biriyle yattığımda da kadınların(ve kendimin) sekse dair bin bir türlü yargısı, utangaçlığı, iletişimsizliğiyle uğraşıyorum. Kaba seks ararken ruhu incelikten ve şevkatten yoksun insanlara denk düşüyorum. Ben okurken hem eğlendim, hem de kendimden çok şey buldum. Benim gibi kendi arzularının peşinden koşanların birbirine Ayı ve Sharon gibi denk düşebilmesi dileğiyle, iyi okumalar...
Not: Çeviriyi bir yerde yayınlamak vb. isterseniz önce bana bir yazın!

Ateşli ve Ağır
Chris’in Sharon ve Ayı’yla Röportajı

Çeviri: GenderSlut

  Chris:  Neden bana biraz geçmiş deneyimlerinizden, S/M ‘le tanışmadan önce seksin sizin için nasıl olduğundan bahsetmiyorsunuz... 
  Sharon: Şey, her zaman bu kendini tutma şeyi vardı. Mütemadiyen birlikte olduğum kişiye çok sert ya da kaba gelen şeyler yapıyordum. Bu yüzden kendimi hep geride tutardım.
  Chris:Fiziksel olarak mı?
  Sharon: Evet. Ve ben onlara, onların bana yaptığından daha fazla çaba harcardım. Ve biliyorum ki ne zaman benim için uğraşsalar, benim için bu oldukça sıkıcıydı çünkü sanırım kendilerine yapılmasını istedikleri şekilde yapıyorlardı ve ben bana farklı yapılmasını istiyordum.
  Ayı: Sen onların istediği şekilde...
  Sharon: Sevişmek istediğim şekilde.. ve onlar da benimle kendi istedikleri biçimde seviştiler, sanırım, beni tatmin etmeyen bir şekilde. Sadece onlar nasıl istiyorlarsa öyle sevişmeyi, onları boşaltmayı ve doldurmayı öğrendim, dolayısıyla onlar için her zaman tatmin edici bir deneyimdi ama sonunda ben hep usanmış olurdum.
  İlk kadın sevgilim gerçekten çok yumuşak, çok pasifti. Çok fazla seks yapıyorduk çünkü sırf ben çok fazla istiyordum. Onun deyimine göre, herkes kendi orgazmlarından sorumluydu! Sevişiyorduk ve sonra ben kendimi boşaltmak zorundaydım... işin boktan tarafı. Hala oluyor...
Ama daha sonrasında, birkaç yıl önce bir kadınla sevgili olduğumda onunla orgazmlar yaşadım çünkü bunu yapmaya gerçekten uğraşıyordu, bunu gerçekten sevdi, bana zevk vermeyi gerçekten sevdi. Onunlayken ilk kez geldiğimde bir mucize gibiydi. Seksi çok seviyorum, birçok insandan daha fazla ıslanıyorum, taşıyorum, sırılsıklam oluyorum ama orda bir şey var... Eğer birisi sırf suçlu hissettiğinden yapıyorsa ya da bunu bana borçlu olduğunu düşündüğü için; boşalmıyorum, azgınlığımı boşaltamıyorum. Sadece yapamıyorum işte. Ayı bunu benim kadar seven ve benim kadar sık –hatta belki de daha fazla (gülüyor)- yapan ilk insan. Bana asıldığında bu gerçek bir haz, bilirsin, bu “Aman Tanrım!” gibi. Bu gerçekten eşit olabilir. Bu birine karşı hissettiğim en eşit şey.
  Ayı: Çok uzun bir süre seks azmanı gibi hissettiğimden, çok fazla sevişmek istiyorum, sürekli! Bilirsin, bunun sorun olmadığı bir sevgiliye sahip olmak çok hoş.
 Sharon: Beni gerçek bir pasif yapıyorsun, oysa... pasif değil ama arkama yaslanabilir ve sonsuza dek alabilirim.
  Ayı:Cidden mi! (gülüyor)
  Sharon:Seviştiğimizin ikinci ya da üçüncü seferinde “Aman tanrım, benim için çok fazla yapıyor!” diye düşünmüştüm. Çünkü daha önce hiç kimse bana böyle çalışmamıştı. Bunu almaya alışık değildim. Pasif olmak benim için zor. Bir denemek isterdim, oysa (gülüyor).
  Chris:(Ayı’ya) Sharon’dan önce, diğer âşıklarınla nasıldı?
  Ayı: Şey, sevgililerimin çoğu bana agresif yaklaşıyorlardı, yatakta değil- asılırlarken, bana ilgimi çekmek için böyle yaklaşıyorlardı. Ama yatağa geçtiğimizde agresif olmak tamamen bana bakıyordu, bana kalıyordu. Gerçekten çok tatminsizdi, benim için sevişmekten çok uzaktı. Ben hep 68. pozisyondaydım* -neydi o şaka?- Bilirsin, “bana bir tane borçlusun, bana bir tane borçlusun!”. En sonunda Sharon’la değil ama son sevgilimle, o benimle agresifti. O da cüsseli bir kadındı. İlk ay ya da öyle bir şey sadece arkama yaslandım ve tadını çıkardım, bana çalışmasına izin verdim. Anladığım kadarıyla acısını çıkarıyordum ki çok iyi bir fikir değildi, gerçekten.
  Chris:Senin şey olduğunu bilmiyordu...
  Ayı: Ne sikim döndüğünü bilmiyordu. Yine de agresif olabilirdim ama istediğim kadar agresif ve güçlü olamazdım.
  Chris:Agresifle neyi kast ediyorsun-ilk hareketleri yapmak mı yoksa gerçekten fiziksel olarak agresif olmak mı?
  Ayı: Fiziksel olarak agresif. Onlar için çabalardım ve onlar yapmazdı. O kadınlarla sevişmek için saatlerimi harcardım-saatler! Sonra onlar yuvarlanır ve bana beş dakika uğraşırlardı ve hepsi bu. Sadece öyle uzanmaktan daha fazlasını yapmak ve sataşmak için yatakta onlarla birazcık güreşmek istediğim zaman, “Oh, bu çok sert! Ah beni eziyorsun! Ay memelerim! Oh, gıdıklama!” Çok acayip sinir bozucuydu. Şimdi Sharon’layım, bu pek heyecan verici ve farklı. Daha küçük yapılı kadınlarla birlikte olmak istemiyorum, bu eğer bununla ilgiliyse. Minyon kadınlarla birlikteyken koşullu bir karşılık gibi, onlara çok yumuşak dokunmak zorunda olmak... Bir korsenin içinde gibi hissediyordum, ne demek istediğimi anlıyor musun? (kahkaha) Ve kaşındırıyor! Bir daha öyle olmak istemiyorum. Çok uzun zamandır dolandırılıyormuşum gibi hissediyorum. Bana aylarca yazan kadınlar oldu ve ben gerçekten onlarla sevgili olmak istemedim, çünkü onlardan daha iriydim. Bilirsin, “senin bedenini seviyorum, senin bedenini seviyorum” ve sonra kadınla yatağa girdiğim ilk seferde “ah canımı acıtıyorsun” ve “ah dikkatli ol.”
  Sharon: Ben  “kaba seks” seviyorum, mücadele etme duygusunu. Mücadele etme heyecanı beni baştan çıkarıyor. Doğrusu boğuşmak biriyle konuşmaktan daha çok tahrik ediyor. Ve güreşmek-güreşmek muhteşem! Ayı beni güreşte alt eden ilk insandı.
  Ayı: Seni fena oyuna getirdim Sharon.
  Chris: (Ayı’ya) Oh öyle mi? Ne yaptın?
  Ayı:“Güreşmek istiyorum, güreşmek istiyorum, güreşmek istiyorum” diye söylenip duruyordu. Bir ara dövüş sanatları yapmış olduğumdan bahsetmiştim ama bunu hafızasına aldığını zannetmiyorum. En sonunda şımardı ve “ahh güreşmek istiyorum” dedi. Ben de “TAMAM, hadi biryere gidelim. Güreşicez” dedim. Aşağıya, Marina’ya gittik ve ona haddini bildirdim-iki ya da üç kez. O zamandan beri güreşiyoruz ve bu benim için gerçekten eğlenceli çünkü biri benimle güreşsin diye çok uğraştım, zor zamanlar geçirdim.
  Sharon: Ayı’yla güreşmeye bayılıyorum. Her ne kadar beni yense de, gittikçe beni yenmesi daha zor oluyor. Hiçbir zaman teknikleri öğrenmedim ama güçlüyüm ve çok güreştim ve dövüştüm; dövüşmeyi beş yaşındayken öğrendim.
  Ayı: Ben de hep güçlü oldum. Bir fotoğrafım var, sınıfta, 6 yaşında ya da öyle birşeyim ve her hangi birinden bir baş daha uzunum, göğsüm daha geniş; lanet olası fotoğraftaki en büyük çocuğum.
  Chris: Hiç insanların hacminiz tarafından tehdit edildiğini hissettiniz mi?
  Ayı:Oh evet. Birileri ile tanıştım ve nereden geliyor bilmiyorum ama daha sonra bana 6 feetuzunluğunda ve 600 pound(~ 272 kgve 182 cm) olduğumu düşündüklerini söylediler ve bilirsin etrafta olmamdan korktuklarını, resmen benden ürktüklerini söylediler. Ve ben o kadar da büyük değilim, ama güçlüyüm ve her zaman sanırım birlikte okula gittiğim çocuklardan hep daha güçlü ve büyük oldum. Ondan beri insanların benden ürktüğünü hatırlıyorum. Bu kırıcı, gerçekten kırıcı ve seni hep geride durmak zorunda bırakıyor.
  Chris: Günlük şeylerden mi bahsediyorsun?
  Ayı: Sekste sıklıkla, çoğu zaman ve gündelik yaşamda da. Ama ne zaman insanlar senden geri çekilse ve hatta sen onları tanımıyor olsan da; ötesini kavramak zor oluyor. Kendimi her zaman büyük ve güçlü gördüm ve her zaman kendimle ilgili bunu sevdim. Ama bir noktada biraz merak etmeye başlıyorsun, “Ne halt oluyor böyle?” Çünkü sen kendinle ilgili iyi hissettiğin için diğer insanlar tehdit altında hissediyor, korkuyor.
  Chris:Biliyorum sırf boyumdan ötürü insanlar benim tarafımdan tehdit altında hissediyor ve birçok insan benden daha güçlü! Sırf 13-14cm daha uzunum diye... Gerçekten çok yumuşak kalpliyim.
  Sharon: Ben dee! (Kahkaha). Birisi bana insanların bedenim yüzünden tehdit altında hissettiğini söylediğinde –bunu biri bana ilk söylediğinde SAMOIS* teydik- bu ilk başta kalbimi kırdı ve daha sonra deliye döndüm. İnsanların benden korktuğunu ya da tehdit edilmiş hissettiğini fark ettiğimde saldırganlaştığımı hissediyordum, “öyle mi, siktir” gibi ve onları bir tarafa itiyordum, cüssemi kullanarak böyle bir şey yapmayı hiç düşünmediğim halde... Cüssemi insanları tehdit etmek için kullanmam-sırf bundan tehdit altında hisseden insanlar... Ama ne zaman insanların böyle hissetttiğini hissediyorum, bu beni gerçekten tehdit etmek ister hale getiriyor.
  Ayı: Şimdi sana korkulacak bir şey veririm...
  Sharon: Doğru. Mesela ne zaman biri “beni tedirgin ediyorsun” dese, “tabi ki, olmalısın!” diyorum. Sadece bunu daha fazla oynamıycam. Benim de tehdit altında olduğum bir dönem vardı çünkü insanlar böyle hissediyordu, ne dediğimi anlıyor musun? Garip hissederdim, onların etrafında güçlü ve iyi hissetmeye muktedir olamazdım. Bedenimle ilgili uzun süre kafam bir sürü zırvayla doluydu ve bunu daha fazla oynamak istemiyorum. Kimseye kendimi onaylatır gibi hissetmek istemiyorum. “Bak ben sıradan bir insanım. Güçlüyüm ve kibarım da”  demek istemiyorum .(Duruyor)
  Chris:  Ayı, S/M le nasıl ilgilenmeye başladığından bahset.
  Ayı: Şey, iki yıl önce SAMOIS’in ilk eğitici toplantısına gitmiştim, birkaç arkadaşımla. Çok geçmeden bir kadınla sevgili olmaya başladım ve cesur olabileceğimi ve ona S/M ile ilgilindiğimden bahsedebileceğimi düşündüm. Bu konuda bana gerçekten zor anlar yaşattı. Duymak istemedi. Ben de tamam, boşver dedim ve ilişkimize devam ettim, vanilla sekse * devam ettik, takıldık. Üç ay kadar sonra ona söylemeden ona birşeyler yaptığımı ortaya atıp şikayet etmeye başladı. Ve ben bu kadına hiçbirşey yapmamıştım, diğer birçok kadına yapmadığım gibi! Onunla hiçbir oyun oynamıyordum. Beni deli ediyordu çünkü hiç birşey yapmıyordum. Çok kötü sonuçlandı. Konunun içine girmeye gerçekten koktum çünkü tepkisi böyleydi ve onu önemsiyordum. Kendim için bu işe girmeye korktum. Bu yüzden hala onu görürken-ve hatta daha sonrasında yalnız başımayken de- diğer oryantasyonlardan birine gitmek konusunda kararsızdım. En basit ifadeyle korktum. Kafa-sikmenin S/M’den çok daha kötü olduğunu düşünüyorum ve herkes bunu oynuyor. Hiçbir şey açık değil, sadece iktidar raconu kesiyorlar -seni deli ediyor.
  Chris: İşte bu insanların S/M diye çağırmaya çalıştığı şey, ve bizim S/M olmadığını söylediğimiz şey-kafanı karıştırmak, racon kesmek.
  Sharon: S/M in içindeki bazı insanların bunu sevdiği inkar edilemez ancak S/M böyledir demek doğru değil.
  Chris: Doğru.
  Sharon:Vanilla seks yapan pislikler, odun kafalılar, sana kötü davranan-sana racon kesip seni manüpüle eden, tripler atanlar var. Bir kadınla bir yıl sevgili kaldım ve bunun yarısında sürekli benimle sevgili olmak konusunda kararsız olduğunu söyleyip durdu.
  Chris: Ayy!
  Sharon: Sonunda cinselliği bıraktık çünkü artık iyi değildi. Hiçbir zaman olabileceği kadar iyi değildi. O benim ilk şişman sevgilimdi; bedenlerimiz birlikte çok iyi hissettiriyordu ve hepsi bu. Kendimi bu aşamaları geçerken izledim... Demek istediğim bu öğrenme, sanırım bu büyümek, sanırım milletin bokunun seni etkilemesine izin vermemeyi öğrenmek, çünkü bu konu seni etkileyebilir. Belki de bu S/M e girmek ve iktidar raconuyla ilgili açık olamakla da alakalı. Şimdi kendiminkine sahip çıkıyorum ve kimsenin iktidar raconunu umursamıyorum; bunu yapmalarına artık izin vermiyorum.
(Duruyor)
  Ayı ve ben ilk defa birkaç yıl önce tanıştık, yani onu biraz tanıyordum. Geçen yıl, Cadılar Bayramı’ndan bir gün sonra Ollie’s in oraya gittim. İşte kapıya doğru yürüyordu. Biraz birlikte takıldık sonra Ollie’s den sıkıldık. Benim eve geldik ve bi cigara sardık. Sonra Jubilee’ye gittik. Ne olduğunu unuttum ama sonra gecenin bir yerinde bana “oh, sert mi seviyorsun?” diye sordu ya da öyle bir şey. Tabi geceyi onunla eve giderek bitirdim, çok hızlı gelişti-biliyorduk ki çok ateşli bir geceydi! (Gülüyor) Daha fazla vakit harcama sakın!! O gece onun üzerinde küçük bir test yaptım; birkaç şey yaptım ve sonrasında sevdi mi diye sordum ve sevmişti. Sonra “pekala, belki iyi olur-bilirsin SAMOIS’teki tüm şu iletişim zımbırtıları, belki de seks hakkında konuşsak iyi olur”. Salı akşamı gelmesini istedim ve öndeki odada oturup konuşuyorduk ve kafamdan “Tanrım, S/M konusunu nasıl açıcam?” diye düşünüyordum ve tam kelimeleri yan yana getirmiştim, tam bir şey söyleyecektim, “S/M hakkında ne düşünüyorsun?” diye sordu. “Ben de tam aynı şeyi sorucaktım” dedim. Bu harikaydı! Bu büyük abanoz kadını SAMOIS’te arıyordum ve işte buradaymış, Ollie’sde! (Kahkaha)
  Chris: Sınıf ve seks hakkında konuşmak ister misiniz?
Sharon: Hayır... (Duruyor) Şey, bir şey var ki o da Ayı’nın evinde çok rahatım. Son sevgilimin kendine ait bir evi vardı... Siktiğiminin evine girerken ayakkabılarını çıkarman gerekiyordu. Soğuk bir evdi, sıcak ve huzurlu değildi, soğuk hissettiriyordu. “Hiç birşeyi kirletme” evlerindendi. Ayı’yla çok benziyoruz, çocukluk resimlerimiz bile birbirine benziyor. Aynı aileden gelmişiz gibi. İkimiz de sigara içiyoruz, bira içiyoruz, cigara içiyoruz, ikimiz de işçi sınıfındanız, ikimiz de ailedeki aynı sıradaki üç çocuktan en küçüğüyüz, kardeşlerle aramızdaki yaş farkı aynı. Bilmiyorum daha ortak neyimiz var! Onun arabası var, benim yok...
  Chris: Hayvanları var mı?
  Sharon: Kaltak bir kedisi var...
  Ayı: Hey!
  Sharon:... ve bir köpek. Hayır, hayvanlarını seviyorum. İkimizin de hayvanları var.
  Ayı: Eve hayvanları beslemeye ya da köpeği dışarı salmaya geldiğimde, o bunu anlıyor.
  Sharon: İkimiz de, biri büyük bir kelime ettiğinde, “Bu kahrolası kelime de ne anlama geliyor?” oluyoruz. Birbirimizin neden konuştuğunu anlarız.
  Ayı: Bu doğru. Hiçbir zaman sana ne demek istediğini sormak zorunda kalmam.
  Sharon: Biriyle konuşmak ve bana anlamadığım bir şey söylemeleri hoş değil. Bunu Ayı’yla yaşamamak güzel. Anlamadığım şekilde konuşuyorlarsa da bu insanların sahip olduğu başka bir tür iktidar raconu, üste çıkıyorlar. Eğer neden bahsettiklerini açıklamak zorunda kalıyorlarsa... Bu konuda oldukça antagonistikim-bu kelime böyle miydi?  Bazen ne anlama geldiğini sormaya bile değmiyor; umurumda değil. Ama eğer biri çok sık yapıyorsa “-ve bu da ne anlama geliyor?” diye kesiyorum (Kahkaha). Öyle bir söylüyorum ki küçük düşmüyorum. Artık birşeyin ne anlama geldiğini bilmediğimde kendimi kötü hissetmiyorum. Bir keresinde biri bana “sözlüğe bak” dedi. Ona tokat atmak üzereydim. Bu kadın bir feminist ama farkındalık yok, sınıf farkındalığı yok. Anlayabileceğim şekilde konuşamadıkça bana konuşma. Çünkü ben aptal değilim. Bu koleje gitmiş ve bütün büyük kelimeleri bilen insanlar-onlar bu hayat zımbırtısıyla ilgili çok naifler, benim bir hayli bildiğim pekçok şey hakkında. Bazen gözüme cidden aptal görünüyorlar –tek fark onların büyük kelimeler kullanması.  Aptallıklarını kapamak için büyük kelimeler kullanıyorlar. Bilemiyorum... Ben büyük kelimeler kullanmıyorum ve bazen diğer insanlar neden bahsettiğimi anlamıyor. Ama Ayı anlıyor. Ve sonra konuşabildiğim bazı insanlar var, hangi kelimeleri kullandığımızın önemi yok, birbirimizle konuşabiliyoruz. Bu durumlar ilişkileri zorlaştırabiliyor.
  Sınıf ve seks... hımm... sınıf ve güç, aralarında bir ilişki var, Ayı ve benim için.  İkimiz de büyük ve güçlüyüz ve bunun işçi sınıfı olmakla bir ilgisi var. Ve bedensellik, daha fiziksel olmak.
  Ayı: Sevgili olduğum yegane cüsseli kadın; işçi sınıfından. Sanırım işiçi sınıfı kadınlardan daha çok hoşlanıyorum, bir dereceye kadar sözsez bir şeyden, iletişim kurulabilindiğinden. Büyürken orta sınıf arkadaşlarım da vardı, Sharon’ın da... Sınıfla ilgili neler döndüğünü bilmiyordum tabi, sonra ama beni boktan hissettirdi: Kıyafetlerim yoktu, ailemin beni
ordan oraya taşıyacağı ekstra bir arabası yoktu, küçük bir kasabada doğdum yani bu yürümem ya da bir yerlere gitmemem anlamına geliyordu. Bu sahip olmama hasedi, onların konuştuğu şekilde konuşmayı becerememe; seni kötü hissettiriyor, seni rahatsız ediyor.
  Sharon: Beni kötü hissettirmiyor, tepemi attırıyor.
  Ayı: Şimdi benim de tepemi attırıyor.
  Sharon: Şey... herşey seksle alakalı (gülüyor). Demek istediğim ilişkinin diğer taraflarında biriyleyken kendin olamıyorsan, o zaman seks de o kadar iyi olmayacaktır. Öfke, incelik, bunun gibi şeyler. Mesela insanlar öfkeyi kaldıramıyorsa, sadece onu duyup gitmesine izin vermiyorsa... yap ve gitmesine izin ver... Demek istediğim insanlarla çok fazla sıçtığımının meditasyonuna katıldım beni hasta etti, meditasyonlara gidiyorsun; çünkü çıldıramıyorsun. Birbirine bağır, çözüm için savaş ve devam et. Ya da gül... Ben daha çok gülüyorum...İşçi sınıfı kadının gülüş şeklinde farklılık var. “He-he-he”dense daha kahkahalı. Belli bir işçi sınıfı mizahı var, tabirler ve aileden gelen şeyler, bu tip ipuçlarıyla birilerinin işçi sınıfı olduğunu anlarsın. Bir nevi kaba-samimi ve kaba- Entelektüel arka planı olan insanlardan geldiğini hissetmediğim bir samimiyet ve kabalık. Ve hışım... Ayı’yla birlikteyken fark ettim ki, o bazen sadece kükrer, ya da birbirimize kükreriz ve duygu gider, ve bir başkasıyla konu böyle uzun zaman sürer gider.
                                             *                  *                      *
  Sharon: Bilemiyorum beni heyecanlandıracak benden daha minyon biri mümkün olur mu? Belki. Bir sürü insan tarafından baştan çıkarıldım ama ille de tatmin olmadım.
  Bir kereseinde benden daha büyük bir sevgilim vardı. Hoş bir dokunuşu vardı, bana iyi dokunuyordu ama pek çok açıdan çok narindi. Yuvarlanmada zorladı. Bedenini sevdim ve nasıl hissettiğini ama sert hiçbirşey yapamıyorduk. O yüzden tekrar kendimi tutuyordum.
  Chris: Tahrik olmakla tatmin olmak arasındaki fark ne?
  Sharon: Tahrik olmak sadece başlangıç. Tatmin olmak... Tatmin olma hissi için gelmem gerekmiyor. Ortada gerçek bir yakınlık varsa, eğer gerçekten bunu birlikte yapıyorsak.
  Chris: Daha önce kendini tutmak ve diğer kişinin limitlerine ya da seninkilere gitmekle ilgili bir şey söylemiştin.... Seni korkutan, sınırlarını zorlamaya çalışan bir şey var mı?
  Sharon:... Birkaç kez sınırlarımı zorladım. Sadece kendimi güvende hissettiğimde ve güvendiğim biriyle. Sınırlarıma gitmek bir kapıya doğru gitmek gibi. İki tür sevişme var. Biri boyuna düşündüğüm ve onların sevdikleri biçimde ama o içine girmeyi sevdiğim öteki dünyaya gerçekten girmediğim sevişme. Eğer bu bilinçlilik çizgisini geçersen işte o zaman bu benim sınırlarıma gider. O yer diğer insanlarla hiç lazım olmadı, biliyorsun, dikkatli olmam gerekiyordu; hep bilinçli olması gereken bendim. Ayıyla salıverebilirim ve odadaki hiçbir şeyin farkında olmam. Neredeyse ona fiziksel olarak bağlıyım. Neler döndüğünü tam olarak biliyorum, bu artık düşünmemek, bilmek, yapmak. Farkında olmuyorum gibi değil, gayet farkındayım, ne olduğu konusunda daha farkındayım, sadece düşünmüyorum. Düşünce süreci değil. Bu başka bir boyut gibi (kahkaha). Bu dışarıdaki sınırlara gidip onlardan dışarı çıkmak gibi (daha fazla kahkaha). Bu benim için tatmin edici. Bunun gibi herseferi böyle değil. Hafif olanı var, bir nevi oyalanma olanı ve bir de gerçekten “içine girdiğin” seks var.
  Fisting* benim için bu noktaya gelmek. Bunu yapmak, başka bir dünya. Ve sikişmeyi fena halde seviyorum-birçok kadın buna bulaşmıyor.
  Chris: Bununla ne demeye çalışıyorun?
  Sharon: Penetrasyon! İçeri ve dışarı, içeri ve dışarı.
  Chris: Bunun bugünlerde erkek ve kötü olması gerekiyor.
  Sharon: Oh, öyle mi?
  Chris: Evet, aynı agresif seks gibi. İyi olması için karşılıklı, eşit, şevkatli seks; yumuşak ve sevecen olması lazım.
  Sharon: Hayııır!
  Ayı: Sıkıcı. Bu şekilde çok sıkılmıştım.
  Chris: Ben de ama daha önce bunu anlayamazdım.
  Sharon: Seksten sıkılmış insanlar eğer S/M gibi birşeyi sadece deneselerdi! (Kahkaha) Demek istediğim S/M sıkıcı seks değildir! Yaratıcıdır. Sadece benim için çok fazla kapıyı açıyormuş gibi hissediyorum. Seks daha fazla eğlencelidir ve hiç olmadığı kadar iyidir. Seksi her zaman sevdim, sevmediğim zaman hiç olmadı, sadece sıkıldığım zamanlar oldu. Orada olmayan, olmasını istediğim istediğim daha fazlası vardı. S/M ile hala yapmayacağımı hissettiğim şeyler var.  Nereden geldiğini, neden bunu yapmak istediğini bilene dek herhangi biriyle oynamak istemiyorum. Öfkeden taşan biriyle oynamıştım-eğlenceli değil. Bir bok parçası gibi hissettim. Yaptıkları sadistik bir şey gibi hissettirdi bana.
  Chris: Kelimenin tam anlamıyla “kötü” bir deneyim.
  Sharon:Evet. Bu içinde olduğum şey değil. Ve eğer  “top”* oluyorsam tamamen pasif olan kadınlarla ilgilenmiyorum. Boğuşma duygusunu seviyorum. Beni tahrik eden, sert temas. Sonunda tümüyle agucuk gugucuk ve yumuşak olabilirsin ama benim için bununla kapıları açan bir şey var. Eğer biri oraya uzanıp gerçekten pasif oluyor ve yaptığımla gelip gidiyorsa, bu beni azdırmıyor. Birinin gerçekten beni istediğini hissetmeyi seviyorum. Eğer sadece onlara iyi geldiğim ve yaptığım şeylerle eğlendikleri için beni istiyorlarsa bu yeteri kadar iyi değil. Bu aşamayı geçtim. Bir süre için insanların onlara yaptığım şeyi sevmesini sevdim, ama sonra ben gelmediğimde... Ya da biri orada yatıyorsa ve benim ona bir şey yapmamı bekliyorsa, bu beni “Daha fazla gitmiycem. Bunu istiyor gibi davranmak zorundasın”a getiriyor. Çok uzun zaman “oh, tamam” gibiydi. Bilmiyorum bunun benim ebadımla mı ilgisi var ya da ne, ama uzun zaman... şey, sanırım hala peşlerine düşmeden insanlar benden hoşlandığında ya da sevdiğinde şaşırıyorum. Uzun bir zaman için hamleleri benim yapmam gerekirdi. Eğer birini ya da birşeyi istiyorsam, peşinden gitmem gerekirdi, bunu yapmadığım zaman biri bana gelmezdi. O yüzden ilk hamleleri ben yapardım, sevişmek, ilişkiye başlamak, herşeyi yapmak... Türlü türlü eski sevgililerim var, kırk yılda bir göründüklerinde her defasında bir önceki görüşmemizden bu yana ne kadar yol kat ettiğimi görüyorum. Daha önce sevgili olmak için yapmak zorunda kaldığım, onlarla oynadığım boku oynamıyorum. Sanırım eskiden bunu yapmak zorunda olduğumu düşünürdüm. Cinsel bir şey yapacaksak, hamleleri ben yapmalıydım. Eğer hamleleri hiç yapmazsam o zaman asla cinsel bir şey yaşayamayacağımızı düşünüyordum. Hissettiğim buydu. Böylece bunu sürdürmemeye karar verdim. Bu düşündüğüm kadın, o benim için hiçbir şey yapmıyordu ve yaptığı şey de beni sıkan türden tatsız şeylerdi; bu sadece... sıkıcı. Ayı’yla kıyasladığımda bilemiyorum bundan daha azını alabilirmiyim. (Şamatalı kahkaha)
  Ayı: Bunu iltifat olarak alıyorum.
  Sharon: Öyle yapmalısın!


*
68.: 69 (seks pozisyonu) dan türemiş bir Amerikan deyimi/şakası. Oral seksin karşılığını alamadığın ve sana borçlu kalınan seks pozisyonu.
Fisting: Bütün bir elin belli bir teknikle am ya da anüs içine sokulması.
Top: (Okunuş:Tap) Üstteolan, ağır basan, eylemleri yapan, bottomın karşıtı. Dom.dan ve mistresstan farkı top un domine etme, psikolojik olarak kontolü ele alma zorunluluğu yoktur. Dom. ve Mistress olayları kurgulayan, eylemleri planlayanlardır. Ancak top scene kurmak, sahneyi hazırlamak zorunda değildir. Bir dom. sub.dan ona bir şey yapmasını talep ettiğinde (sikilmek-kırbaçlanmak gibi) de bir sub. o an için top olur. Bu bağlamda pozisyonu ifade eder.
Vanilla seks: S&M, güç oyunları, role-playing vb. içermeyen seksi tanımlamak için kullanılır.
SAMOIS: 1978-1983 arası faliyet göstermiş San Francisco merkezli lezbiyen-feminist BDSM organizasyonu.


13 Ekim 2012 Cumartesi

Bitmeyen Güncellemeler

Bloga birşey yazmıyor gibi görünsem de aslında hali hazırda yazdıklarımı değiştirip duruyorum. Biraz aşırı idealizm ve kontrol manyaklığı içindeyim. Eski yazıları okudum ve bir sürü yere gıcık oldum. Ayrıca son 1-2 ayda BDSM ile ilgili epey şey öğrendim, birçok farklı deneyim dinledim. BDSM o kadar geniş ki, bilgi vermeye çalışırken kalıp sunma riski var. Yazdıklarım önyargılar, korkular vb. içeriyor ama sub. olduğum halde çok erkli bir şekilde bilgi vermeye uğraşıyorum. Epey yalnız hissediyorum aslında. 23 yaşındayım, kimseyi sallamıyorum ve çok azgınım. Üst üste 3 gecedir rüyamda birileriyle sevişiyorum. İlk gece bir dom. beni domaltmış götüme bir şeyler sokuyordu, rüyamda anal orgazm yaşadım daha sonra "tek istediğim yalanmak" diyip beni kendine çekti. İkinci gece uzun saçlı bir oğlana kadın kıyafetleri giydirdim, makyaj yaptım ve onu parmağımla becerdim. Dün gece bir mistress beni garip bir aletle yaktı, elektrik çarpması ile yanma arası bir histi. Yanan yerlerde sonsuza dek kalacak siyah dövme benzeri izler çıktı. Bu sabah acayip huysuz ve melankolik hissettim çünkü uzun zamandır sadece rüyalarımda fantezilerimi gerçekleştirebiliyorum.



Azgınlığımı bir yere evriltmek zorunda olduğumdan blogu açıp bütün yazıları elden geçirdim, bilgileri güncelledim. Aslında buraya bilgi koyma çabası bir meydan okuma gibi. En nihayetinde insana bir erk veriyor, ancak her anımda bu tahttan zorla indirilme arzusu içindeyim. Biri ne olur kontrolümü elimden alsın, şu obsesif halden beni çıkarsın, ukalalığımı cezalandırsın ve bana haddimi bildirsin. Bakalım, profil sitelerinden bir dolu sapkına mesaj attım.

Notlar:
- BDSM Nedir? sayfasını baya değiştirdim.
- SOMAIS'in Coming To Power: Writing and Graphics on Lesbian S/M kitabı elime geçti. Buradan bir röportajı çeviriyorum.
- Geçtiğimiz ay epey seyahat ettim. Atina'da küçük trans/kuir kinky bir ekiple tanıştım. Atina'da LGBT hareketten önce diğer hareketlerde BDSM tartışılır olmaya başlamış. Ayrıca heteroseksüel (ya da kimliksiz) S/M ciler LGBT Onur Yürüyüşü'ne katılmışlar. Profil sitelerindeki durum buraya çok benziyor ama insanlar biraz daha tartışıyorlar, yazılar yazıyor ve bilgi paylaşıyorlar. Bir de play partyler yapılıyor. Bu arkadaşlar bana oldukça cesaret verdiler, umarım buraya da gelirler.



16 Ağustos 2012 Perşembe

Binici Kırbaçları!

Mevzu spor olunca kendimi küçük çocuk gibi hissediyorum ve dün de Decathlon'da bir sürü oyuncağın arasında kayboldum. Ve Binicilik reyonuna geldiğimde bir sürü malzeme ile karşılaştım. Önce eğerleri inceledim ve gerçekten çok ağırlarmış. Herhalde fantezi olarak kullanılanlar daha hafiftir değil mi? Ve daha sonra kırbaçları görünce gözlerime inanamadım, kendimi kaybettim : ) Kolumda ve bacaklarımda denemeye başladım. İyi ya da kötü en inanılmaz olanı fiyatların ucuzluğu. 6-7 TL den başlayan kırbaçlar en fazla 26-27 TL ye çıkıyor. Bunlar binici kırbaçları yani kısa ve ucunda deri ya da sırım parçası var. 6-7 TL olanların ucu plastik. Daha uzun ve deri parçalı olanları, farklı renkleri mevcut. Benim bu kırbaçlar konusunda süper deneyimim yok ve sadece kolumda denedim bunları. Hiçbiri öyle süper acıtmıyordu (atlar için yapıldığı düşünülürse bu iyi bir şey olabilir). Tabi dışarıdan biraz ilginç görünüyordum ve cüretkar biçimde deneyemedim hepsini. Heh hehe : ) Bu arada fotoğrafı çekmeye hazırlanırken genç bir çift yaklaştı ve baya şakalaşıp (!), incelediler kırbaçları. Çocuk "alıyım mı sana?" diye sordu, kızın da içinden geçti ama sonra hızla uzaklaştırdı sanırım düşüncelerini.

En ucuz olanı-plastik
Neyse oradan elimde oltam,basketbol topum ve kırbaçlarımla çıktım : )



Kötü bir BDSM deneyimi!


Bu anıyı anlatırken diğer kişiyi anonim olarak anlatıcam ve kim olduğundan bahsetmiycem. Ve bu anının benim kadar onun için de küçük bir travma olduğunu düşünüyorum. İnternetten tanıştığım çok hoş bir kadındı. Buluştuk, yüz yüze sohbet ettik. Oldukça samimi bir insan olduğunu düşündüm. Açıkçası ona karşı sempati beslesem de, merak etsem de, çok büyük bir arzu hissetmedim ama yine de bir cinsel deneyim ihtimalini merak ediyor ve istiyordum. Ancak kadınlara olan ilgisini yeni keşfediyordu ve bence kadınlar konusunda deneyimsizdi. Flört etmek, tavlamak ya da ilk adımlar, sessizlikler ya da kadınlar arası hissedilen o ufak cinsel gerilim. Benim çok alışık olduğum, onun yeni adım attığı kadınlar arası ilişkilenemeyiş duygusu. Ve işte yeni açılanların sözleri "kadınlar erkeklerden çok daha estetikler". O zaman tabi ben başlıyorum düşünmeye; "acaba vücudumdaki kılları gördüğünde bu fikri devam edecek mi?" ya da "acaba beni bir orospu gibi değil de bir ibneymişim gibi sikebilecek mi?". 

İkinci buluşmada biraz bira içtik ve ben onu eve davet ettim. Biraz daha yaklaşabilmek umuduyla porno açtım. Azıyordum ama hala ona değemediğimi hissediyordum. Flört edemiyorduk. Kendi yaptığı kırbaçtan bahsediyordu ve sonra ayağa kalktı.
Bir anda sertleşmişti " diz çök!" dedi, üstümü çıkarmamı istedi. Safetyword/güvenli kelime olayını konuşmuştuk (daha önce hiç güvenli kelime ile bu işi yapmamıştı ama kullanabileceğini belirtmişti) ama bir kelime belirlememiştik.  İstediği pozisyonu alırken "güvenli kelime?" diye sordum, "belirle" dedi. Hatırlayamadığım bir şey uydurdum. Çok sert bir şekilde vurdu, sabırsızdı ve hala konuşuyorduk. Ben asabiydim çünkü darbe çok sertti ve herşey çok çabuk gelişiyordu. Ben at gibi duruken üstüme çıktı ve hepsi en uç düzeyde olmak üzere en az 4-5 kere daha kırbaçladı. Ben ilk darbeden itibaren güvensizdim çünkü beni keşfe çıkmamıştı. Çok yumuşak bir vuruşta nasıl tepki veririm, biraz ortalarda nasıl olurum ve nereye kadar çıkabilirim, acı eşiğimi umursuyor gibi görünmüyordu. Kendimi bırakamamıştım, kafamın içinde "bu şimdi ne yapıyor?" sorusu vardı. Onu keşfedemiyordum, onu göremiyordum, ne hissettiğini anlayamıyordum, benim korktuğumu anlayamıyordu. Aslında birbirimizi tanımıyorduk. Ve ben korkunca saldırganlaşırım, vahşileşirim.

Grrr!
Son darbeyi kulağıma yakın bir yerde hissedince altından aniden çıktım. Belki 2 dk. ya da alt tarafı 10-12 kırbaç darbesiydi ama yetmişti. "Kulağıma geldi!" dedim saldırganca ve o da agresif  ve savunmaya geçmiş bir şekilde "bilmiyordum" dedi. Daha da sinirlendim içimden "nasıl bilmezsin, ben mi bilicem?" diye geçiriyordum. Yine aynı savunmaya geçmiş agresif tonla "e söyleseydin, güvenli kelimeyi kullansaydın" dedi. Evet haklıydı ama çok şaşırmıştım. Çünkü şu güne kadar beni pataklayanlar hep az bir dozla başladılar ve gidişat birbirini keşfetmeye dayanıyordu. Saatlerce popoma şaplak yediğimde kulağıma "yapabilirsin" diye fısıldanmıştı. Yaptığımda takdir görmem de cabası. Bir de tabi acı-haz-şefkat üçgeni var. Ve güvenmediğim şey sırf acının veriliş şekli değil, haz ve şefkatin de iki buluşmamız boyunca hissedilemeyişi idi. Acıdan sonra neyin geleceğini bilmiyordum. "Benim kulağıma vurdun" diye korkuyla tekrarladım ve aynı gergin ve agresif ses tonuyla " e sen söyleseydin, biliyorsun insan kendini kaybedebiliyor" dedi. Bu yaklaşımı beni daha da sinirlendirdi. Karşımdaki insanın duyguları(ve dolayısıyla beni) idare etme amacında olmadığını fark edince söylenmek de anlamsızlaştı. "Ben kasap mıyım? Benim bir sürü kölem oldu, hiç böyle bir şey olmadı" falan şeklinde. Ben ise serinkanlı bir şekilde iletişim kuramadığımızı, yanlış başladığımızı vb. tespitlerimi söyleyip onu yatıştırmaya çalıştım (ki benim duygularımı idare etmesi gereken kişi o olmalıydı diye düşünüyorum). Ve birer sigara içerken bu işin devam etmemesi gerektiğine karar verdik. Onu taksiye kadar bıraktım ve çok derin bir nefes aldım.

Arkadaşlarımın yanına içmeye gittim. Sonra eve dönüp aynaya baktığımda vücudumun ön kısmında sol omzumdan koltuk altıma ve oradan da mememin kıyısından karnıma kadar kan toplamış kocaman kırbaç izi (leri?)ni gördüm. Sırtıma vurulan kırbacın mememde işi ne? Sadece 2dk. da bu denli iz oluyorsa ben bu şekilde bütün gecemi geçirsem ne olurdu? Aynada izleri görünce bu işin ciddiyetini ve ne denli tehlikeli olabileceğini anladım. Evet BDSM'de farklı ekoller var ve sadizm karşındakinin hazzını kolladığın, şefkat vermek zorunda kaldığın bir şey olmak zorunda da değil (benim arzum bu olmasa da). Ancak bir insanın ensesine darbe aldığında felç geçirebileceğini insanların bilmesi gerekiyor. BDSM'de bilgisizlik insanı hastahanelik edebilir, ölüme dek götürebilir! Bilgilenmek, güvenliği sağlamak, önlem almak ve duyguların üstesinden gelmek ve makul olmak yani kendini kaybetmemek - aklı başında olmak Dominant'ın sorumluluğundadır! Ve Submisive olmak ta bilgilenmeyi, sınırlarını keşfetmeyi ve gerektiğinde durmasını bilmeyi öğrenmektir. 

Edit:
Daha sonra bu kişi ile tekrar sohbet ettik. Mesela onun sadist olduğunu bu sohbette öğrendim ki bu her şeyi açıklıyor. Ama bunu bilmeden yukarıdaki olayların gelişmesi çok saçma olmuş. Çünkü ben sadist birini arzulamıyorum. Ben belli ki deneyim açlığından hata yapıp çok tanımadığım biri ile bir şeyler yaşamaya çabalamışım. O da keza aynı şekilde. Güvensizliğim ve yaşadıklarıma yüklediğim duygular, gözümde olayı daha da büyütmüş. Ve açıkçası bu karşılaşmaya kadar ondan biraz çekiniyordum. Yukarıdakileri tekrar okuduğumda, sözcüklerim biraz olduğundan daha kırılgan ve sinirli geliyor. Şuan bu konuda daha objektif ve makulum. Üstelik farklı dominasyon şekillerini, stillerini öğreniyorum. Ve neyi istediğimi, neyi istemediğimi daha net biliyorum. Muhtemelen hem benim hem de onun için bu iyi bir ders oldu. Yukarıda bazı kelimeleri editledim, çok katı geldiler gözüme ama aslını değiştirmedim. Ama bu edit i de koymayı uygun gördüm.






9 Temmuz 2012 Pazartesi

Bondage / Bağlama

Bondage bir kişinin hareketlerini kısıtlamak ya da vücudunu zapt etmek için, cinsel oyunlar ya da estetik bir görünüm elde etmek için yapılan bağlama tekniklerine verilen addır. Tek başına sadece bundan haz alınabileceği gibi diğer bdsm oyunlarının parçası olarak da kullanılabilir. Self-bondage da kendini bağlamaktır ancak çok daha karmaşık bir süreçtir. Bondage bedenin küçük bir parçasından tutun da tamamını bağlamaya ya da kişiyi bir yerlere asmaya dek varabilir. Bu teknikleri öğrenmek için insanlar genelde eğitim alırlar ya da kendi kendilerini eğitirler. Ancak öğrenmesi emek gerektiren bir sanattır. Zapt etmek için gelişigüzel bir bağlama değildir esasında; düğüm teknikleri, vücudun ağırlık merkezleri ve anatomi bilgisi gerektirir. Bağladığınız kişiyi ne kadar sıkı bağladığınız ve ipi nereden geçirdiğiniz önemlidir. Submisive in adeta kan dolaşımına hükmedilir. İpler yoluyla çeşitli zevk noktaları, sinirler uyarılır.

Kinbaku ya da Shibari japon bağlama tekniklerine verilen addır. Geç Edo döneminden beri cinsel oyunlarda kullanıldığı bilinmektedir (Edo:1603-1868).Ressam Seiu Ito 1908 yılında kinbaku çalışmaya başlıyor ve bunu sanatına katıyor ve Japonya'da tekrar bilinir hale geliyor. Şu an Japon bağlama teknikleri dünya bdsm litaratüründe çok saygı duyulan bir yere sahip ve batıya da taşınmış durumda

Bondage tekniklerinin gösterildiği bir site:
http://www.beknotty.com/wiki/index.php?title=Category:Video

Bir bondage performansı/atölyesi (izlediğim en tahrik edici şeylerden biri):
http://www.youtube.com/watch?v=CYJDpi_rMHc

Güvenlik:

Bondage bdsm'nin tamamı gibi bilgi gerektiren bir teknik. Bazı bağlama teknikleri çok zaman alıyor ve vücudunuzdaki kan dolaşımının değiştiğini hissediyorsunuz. Hafif uyuşmalar olabiliyor. Şahmeran beni bağlamadan önce vücudumdaki belli noktaları, bileklerimi, parmak uçlarımı sıkmıştı. Bunu ancak bondage dan sonra anlayabildim. Herkesin kan dolaşımı ya da vücut hassasiyeti farklı. Şahmeran da beni ölçüp biçiyormuş meğer (kendisi Shibari eğitimi almış şu an uzaklarda yaşayan, beni ısırıp zehiri altına almış bilge bir dostumdur). Mesela kollarımı bağladıktan sonra ellerimi sıkıp bırakmamı istedi, uyuşup uyuşmadığını sordu. Ve tüm bunlar önemli çünkü çat diye bütün düğümleri çözemiyorsunuz, zaman alıyor.

Bunun dışında internetten bulduğum bazı güvenlik önerileri aşağıdadır:

- Güvenli-kelime kullanabilirsiniz. (BDSM'de kullanılan bir yöntem. "Hayır" ya da "dur" gibi fantezi içinde kullanabilecek bir sözcük yerine alakasız bir kelime belirleme. Mesela "sarı": yavaşla ve "kırmızı":dur anlamında. Ayrıntılı bilgi için "BDSM Nedir?" kısmına bakın)
- Bağlanmış bir insanı yanlız bırakmayın.
- Bilinçsizce, güvenlik kurallarına uymadan yapılan bazı pozisyonlar-teknikler ender de olsa postural asfiksiye neden olabilir. Postural Asfiksi, Noel Baba Sendromu olarak da bilinir. Adamın teki soygun yapmak için bacadan girmeye çalışmış ancak sıkışmış. 14 saat sonra boğulmuş bir şekilde bulunuyor. Bağlanan kişide kan dolaşımı problemleri varsa diye en azından 1 saatte bir bağlama pozisyonunun değiştirilmesi öneriliyor.
- Bağlananın acil bir durumda iplerinin çözülebiliyor olmalı.
- Solunum yollarının basılanmasından kaçınılmalıdır.Ağız tıkacı vb. dikkatli kullnılmalı, kişinin burnunun tıkanabileceği ya da kusabileceği unutulmamalı.
- Ayık bir şeklilde yapılmalı.
- Aç bir şekilde bondage yapmak baygınlığa sebep olabilir.
- Acil durumlar için kesici bulundurulabilir (ip için ; ) )

En basit güvenlik ölçümlerinden biri karşınızdakine nasıl olduğunu arada sormak. Ayrıca vücudun belli kısımlarını da dokunarak ölçebilirsiniz. El ve ayakları hissizlik var mı diye ölçebilirsiniz. Ayrıca kan dolaşımı azaldığında vücut soğuyadabilir (ancak mesela benim ellerim genelde soğuktur- bunun anlamı partnerinizi bağlamadan tartmanız lazım). Ve derinin rengi de tehlikeli durumlarda değişebilir, oksijen alamayan deri mavileşir, ponpalanmış kan geliyorsa ancak bir damar engellendiği için kan geri gidemiyorsa cilt morlaşır. Ancak yine sahip olduğunuz deri rengi önemli, bu göstergeleri fark edemeyebilirsiniz.


Unutmayın bazı fotoğraflardaki bondage lar tehlikelidir ve uzmanlık gerektirir. Mesela o pozisyonda maksimium 3-4 dakika kalınmalıdır. Ve kendini bağlamak oldukça tehlikelidir deniyor, bunun için eğitim almak en iyisi...

Benim ekim: karşınızdaki insanı tartarak gitmekte fayda var, bütün diğer şeylerde olduğu gibi. Ve inanılmaz zevkli. Herkese tavsiye ederim.İyi eğlenceler ; )