29 Ekim 2018 Pazartesi

Acı & Tatlı Broşür: Güvenli, Aklı Başında, Rızaya Dayalı

2015 yılında Acı & Tatlı Kolektif olarak hazırladığımız BDSM'ye ilişkin temel bilgileri içeren broşür. Daha sonraki yıllarda da hem düzenlediğimiz atölyelerde, hem de farklı etkinliklerde dağıtımını yaptık. 2017 yılında şöyle bir elden geçirdim. Hala eksikleri olabilir ancak BDSM yi hiç bilmeyen insanlara biraz fikir edindirmek, biraz önyargıları kırmak, biraz da doğru kaynaklara yönlendirmek açısından şuan için elimizdeki bildiğim tek Türkçe broşür. El emeği, göz nuru...  : ) 

Baskı versiyonunu siz de yatay A4 e bastırabilir (çift kırımlı) ve etkinliklerinizde dağıtımını yapabilirsiniz! Kullanacağınız etkinliklerden beni de haberdar etmenizi rica ederim ; )

Web-okuma versiyonu'nu indirmek için buraya tıklayın.

Baskı versiyonu'nu indirmek için buraya tıklayın.



Acı & Tatlı Queer BDSM Kolektifi şuan faal değil ancak yine de neler yaptığımıza göz atmak ve olası bir etkinlikten haberdar olmak isterseniz buraya tıklayın.

29 Mayıs 2018 Salı

Kaos GL Söyleşi: Cinsellik disiplin ister

Tesadüf eseri Kaos GL'nin internet sitesinde 2008 yılına ait bu söyleşiye denk geldim. Farklı deneyim aktarımlarının insana çok şey kattığına inanan biri olarak bu röportajı çok değerli buldum ve GünahıBoynuma'ya da aktarmaya karar verdim. www.bdsmturk.com stesine de üye olmaya çalıştım ancak hala aktif mi emin değilim (bir geri dönüş alamadım).

Burcu Ersoy - Kaos GL


BDSM’nin de bir kısaltma olduğunu hepimiz biliyoruz, ama belki de bazılarımız bunu LGBT gibi bir kısaltma sanıyor olabilir.
BDSM’nin açılımı Bondage-Discipline-Sadism-Masochism (Bağlanma-Disiplin-Sadizm-Mazoşizm). Açıkçası benim bilgim de bundan öte değildi, 3. Uluslararası Homofobi Karşıtı Buluşma’da ‘İşte Böyle Güzelim’ okuma tiyatrosunun organizasyonuna dahil olana kadar. Bu okumalardan biri, kendini ‘kadınefendi’ olarak tanımlayan LADY SADE rumuzlu bir kadına aitti. Tanışıklığımız böyle başladı ve LADY SADE’ın yönetici olduğu www.bdsmturk.com web sayfasını ziyaret ederek Türkiye’deki BDSM realitesine az da olsa tanıklık etme fırsatı buldum. Burcu Ersoy’un söyleşisi. 

‘Köle Efendi ilişkisi bir hiçleşme felsefesidir. Kimi kölesini kamçılar kimi okşar. Her iki durum Efendi'nin Efendi olduğu gerçeğini değiştirmez. Benim kamçım yok.’ Anathema (37, kadın, Antalya, BDSM rolü: bilmiyor) 

‘Sınırların sınır olmaktan çıkıp gerçek oldugu an, Ruhunun Ruhuma DİZ ÇÖKTÜGÜ ANDIR..!!’  LADY SADE (38, İstanbul, Kadınefendi) 

‘Bazıları benim korkunç biri olduğumu düşünüyor... Hiç bile! Bende bir çocuğun kalbi var; masamda ve bir kavanozun içinde...’ Biddable_boss (18, Mersin, değişken) 

‘30 yaşından gün almamış kadınlarla işim yok’  Masternick (51, İstanbul, Erkekefendi) 

‘bağlı olan ellerin dilin bedenin ve sözlerinse özgür olan tek yerden bana ait olan bakışlar yankılansın.’ egadnob3434 (36, İstanbul, Erkekefendi) 

‘bdsm boyutları açan bir medyumdur’ 

Bu sayının dosya konusu Ten ve Tutku olunca, genellikle seks fantezisi ya da çeşitlilik olarak bakılan BDSM’ye değinmeden olmaz diye düşündüm. Tabi BDSM’nin sadece seksle ilgili olmadığına dair yeni bilgimi de saklı tutarak, hatta daha da iyisi buna dair bir aydınlatmayı sizlerden rica ederek başlayım derim. BDSM, seks yaşamına dair bir kullanım diye bilinir ve hatta ‘marjinal’ cinsel edimleri işaret eder; pek kimsece bilinmeyen felsefesine de siz değinmek ister misiniz? 

MasterDePain (MDP) (32, erkekefendi, Almanya’da yaşıyor ve sitenin kurucusu): BDSM öncelikle cinsellik temeline dayalı değil ama cinsellik içerir. BDSM farklı bir dünyadır, bütün hayatın çıplaklığı gerçek olarak yaşanabilir. Hayatın elementleri ekstrem şekillerde yaşanır. Bu dünyayı kabul ederek yaşayıp ve tadını çıkarabilenin gerçek hayatına büyük bir rahatlık, güç ve enerji verir. Hayatımızda yaşadığımız birçok boşluktan dolayı genelde arayışlar içindeyiz. Bu boşluğu doldurmak için inanç felsefesi yahut yasama felsefesi ya da başka bir aktivite seçilir. Fakat bunların üç boyutlu çerçevesi aslında bu normal hayatın başka bir biçimi. Sonuçta çoğunlukta o boşluğu hiçbiri doldurmaz. BDSM ise boyutları açan bir medyumdur. Onun için BDSM içinde adımlar atılırken tek tek yavaşça atılması gerekir. BDSM içinde atılan en ufak bir adım gerçek hayatta bir yolu başarmak demektir. Derinlemesine görmeden diyebileceğim BDSM sadece bir life style değil benim için bir yaşam felsefesidir. Ama BDSM’nin beni kontrol etmemesi lazım, benim BDSM’yi kontrol etmem lazım. Dengeyi tutmasını bilen normal hayat ile BDSM’yi mükemmel bir şekilde yaşayabilir. 

Sallenaz (31, kadınköle, almanyada yaşıyor, sitenin kurucusu, MDP’nin de kölesi): BDSM’de benim için cinsellik şartı yoktur. Cinselliğin BDSM’de var olduğunu kabul etmeliyiz fakat gerekliliği olan bir husus değil. Çünkü BDSM’de yaşananlar, ruh hali ve fizik hali için çok derindir, bunu cinsellik ile aynı teraziye koyamayız. Cinsellikte tatlı sado mazo oyunları yaşamak çok kolay; esas SM seansında ise, köle- efendi olmak bilinç ve güven gerektirir. BDSM’nin ortak bir felsefesi olduğuna inanmıyorum. BDSM’yi yaşayan herkesin kendine ait bir felsefesi vardır. Genel olarak diyebiliriz ki, acı çeken ve yaşattıran vardır. Dünya çapındaki BDSM kuralları hariç, herkes için aynı felsefe vardır denilemez. Hal böyle iken, benim için ortak BDSM felsefesi yoktur; benim için var olan, SM’ye girdiğim an bir köle olarak efendimin hükümlüğüne kendimi bırakmamdır. 

LADY SADE (38, kadınefendi, İstanbul’da yaşıyor, site yöneticisi): Evet, BDSM için marjinal bir yaşam tercihi diyebiliriz. İçinde cinsellik barındırdığı gibi sadece hedef cinselliği yaşamak değildir. BDSM global anlamda oldukça büyük bir kitlenin tercih etmiş olduğu temel kuralları olan bir yaşam tarzıdır aynı zamanda. BDSM’nin en büyük kuralı, yaşanacak her ne olursa olsun tarafların karşılıklı rızaları doğrultusunda olmasıdır ve tüm güvenlik ve kontrol mekanizmalarının sağlandığı bir felsefedir. Amaçlardan biri acı çekmek ve çektirmek olduğu gibi, sadece fiziksel acılar yaşatmaktan ziyade BDSM, kontrol amaçlı bir öğreti zinciridir. 

‘bdsm karşılıklı rızadan geçen bir felsefedir’ 

Web sitenizdeki forum başlıkları gerçekten bilgilendirici. Terimlerin açıklamasından, bu konuda üyeleriniz arasında geçen tartışmalara kadar her nokta insanın kafasını biraz daha açıyor. Tanımlamalara tek tek değinmeyeceğim ama ilgimi çeken bir tartışmayı buraya da taşımak istedim. Konu: Strap-on, biseksüellik ve geylik. Nedir Strap-on ve biseksüel ya da gey olmakla bağlantısı? 

LADY SADE: Sitemizin amacı global BDSM hakkında gerçek anlamda bilgi ve paylaşımlarda bulunmaktır. BDSM felsefesini mümkün olabildiğince hissedebilenlere öğretip, onları bu konuda tüm üyelerimizin de desteği ile aydınlatmaktır. BDSM’nin içinde en çok tartışılan konulardan olan straponu, sadece BDSM’nin içinde yer alan diğer malzemelerden farksız, tamamen öğreti amaçlı olarak değerlendirebiliriz. Geylik ve biseksüellik bir cinsel yönelim ve kimlik olduğundan, strapon uygulanan kişi, hiçbir şekilde gey ya da biseksüel bir kimliğe bürünmüş olmaz. Bu sadece, efendisinin diğer uygulamaları gibi verilen emre itaattir, cinsel yönelimi değildir. Yukarda bahsettiğimiz gibi; BDSM, karşılıklı rızadan geçen bir felsefedir. Eğer bir erkek kölenin asla kabul etmediği bir yöntem ise, efendisi ona strapon’u uygulamaz. 

Sallenaz: Sizin de fark ettiğiniz gibi sayfamızda SM’ye ilgisi olan üyelerimize SM’yi yaşayabilmek için en gerekli olan bilinç şartını aktarmaya çalışıyoruz. Bunu da doğal olarak farklı konulara değinerek yapmaya çalışıyoruz. BDSM’ye ait hassas temellere dayanan kurallarda, en çok sorgulanan strapon ve geylik konusudur. Sanırım burada yine toplumsal önyargımız ortaya çıkmaktadır. Sorunuza gelince de, benim açımdan strapon tercih meselesidir. Benim için strapon’un SM’de biseksüellik ve geylikle bir bağlantısı yoktur. Örneğin gey olmayan bir köle ruhlu erkek, efendisinin emri üzerine kullanabilir. Fakat bu demek değildir ki kendisi bu uygulamadan sonra artık gey olmuştur. Çünkü onun için strapon sadece, efendisinin emrini yerine getirmektir. Diğer tüm uygulama şekillerinde olduğu gibi. Gey olan kişi için böyle bir uygulama, onun cinsel yönelimi olduğu için ceza değil bir ödüldür. Ödül de BDSM’nin araçlarındandır. İkisi de çok farklı noktalar. 

MDP: Şu anda camiamızda Strapon üzerine konuşulduğu zaman, önyargılı tartışmalar ortaya çıkıyor. Benim de bu aşamada bir master olarak cevap vermem başka tartışmalara neden olur. Bu uygulamayı yapan dominant kişilere ve yaptıran kişilere sormak gerekir. 

Gizlilik? Efendi, kadınefendi, köle olarak kendini tanımlayan birçok birey var, ama bu bireyler sadece birbirlerini mi biliyorlar? Yani sanal ortam dışında günlük yaşam içinde birbirlerini bulma tanışma ve ilişkilenme mekanları, koşulları var mı? 

MDP: Batı ülkelerine nazaran çok daha az ama bizim toplum da yavaş yavaş açılmaya başlıyor. Bunun bir nedeni de bizim gibi insanların aktifleşmesinden kaynaklanıyor. 

Sallenaz: Bu konuda MDP ye katılıyorum. 
LADY SADE: Gizlilik tüm sanal aktivitelerde olduğu gibi BDSM için de geçerli. BDSM’nin daha ne olduğunu bilmeyen o kadar büyük bir çoğunluk varken bu felsefeyi alenen yaşamak çok da mümkün değil çoğu zaman. Kendi aramızda, çok büyük katılımlar olmasa da zaman zaman tanışma ve sohbet toplantıları yapıyoruz. Küçük bir grup reelde de tanışıyor ve kendilerince güvenli buldukları mekanlarda az da olsa bunu yaşayabiliyorlar. 

‘bdsm’yi anlatırken kadın haklarını her zaman savunuruz’ 

Efendi-köle tanımlaması, verili toplumsal cinsiyetler üzerinden düşündüğümüzde, erkek egemen bir toplumda iktidar ilişkilerini yeniden üretmek anlamına gelmiyor mu? LGBTT hareketi ve feminist hareketin söylemine baktığımızda, her iki hareketin de bu iktidar ilişkileri ile derdi var. En basitinden kadının toplumsal ve tarihsel olarak ezilmişliği, eşcinsellerin aşağılanması ve dışlanması bu temel eşitsizliğin ürünü. Sadece cinsel fantezi olarak görüldüğünde, bu rollere bürünmek bazı insanlara masum geliyor ama bir yaşam tarzı olarak benimsemek anti-feminist bir duruşu mu işaret ediyor acaba? 

MDP: İlk soruya verdiğim cevaba baktığınızda göreceğiniz gibi, gerçek hayatla BDSM bir araya getirilemez. Örneğin genelde benim bayan kölelerim normal hayatlarında erkek ile kadının eşit olmasını savunan bayanlardır. Fakat BDSM dünyasına girdikleri zaman kendilerini bırakabiliyorlar ve başka kurallar çerçevesinde kendilerini aşağılanmış hissetmeden hareket edebiliyorlar. Bizler ayrıca forumda olsun, konuşmalarda olsun ve tanışmalarımızda olsun kadın haklarını her zaman savunuruz BDSM’yi anlatırken, buna değer veririz. Aynısı aşağılanan erkekler içinde geçerlidir. 

Sallenaz: Burada bulunan bayanlar anaerkil yapıya sahip olmasaydı, ataerkil bir toplumda böyle bir yaşam tercihini dile getirip yaşama hakkını kullanamazdı. Fakat rollerimize göre köle yapılı bir bayanın doğal olarak bu zevkinde anti-feminizmi desteklediği görülse de, tam tersi bu onun kendi hür iradesinin ortaya koyduğu bir tercihtir. Bu da aslında feminizmi kuvvetlendiren bir tercih değil midir? Diğer taraftan kadınefendi, bu rolüyle feminizmi simgelerken aynı anda anti-ataerkilliği doğurmuyor mu? 

LADY SADE: BDSM içinde var olan gerek kadınefendi gerekse köle kadınlara büyük bir saygı ve sevgi çerçevesinde yaklaşılmaktadır. Bu nedenle anti-feminist bir yaklaşım olduğunu söylemek sadece bilgisizlikten kaynaklanan bir yakıştırma olur demek istiyorum. 

‘bdsm, yaşanılan toplumu yansıtır’ 

LGBTT bireylere yönelik fobiden bahsederken kullandığımız homofobi ve transfobi gibi tanımlamalar var. Bu fobilerin bir kısmı, eşcinsel seksten iğrenmek biçiminde kendini gösteriyor. Genellikle de, eşcinselliği ‘sadece seks’ olarak algılıyor olmak var bunun temelinde. BDSM için benzer bir fobiden bahsedebilir miyiz? Örneğin anlattığınızda sizi dinleyebilir insanlar, ama iki erkeğin seks yaparkenki görüntüsüne katlanamayacağını söyleyebilirler… 

MDP: Bizdeki fobi değil korku. İki tabir birbirine çok benzese de, buradaki korkular kendisini kaybetme korkusundan başlayarak psikolojide mesela nörotik temelleri taşıyan korkuları canlandırır. İnsanlara bunu anlatırken ya da gösterirken estetiğe değer verirsek ve bunu güzel bir paketleme içinde sunarsak insanlara ulaşmamız daha kolay olur. Çünkü BDSM normal hayatımızda, özellikle Türk toplumunda her an yaşanan bir durumdur. Radyoyu bile açsanız 10 dk içinde en azından 5 tane SM örneği içinde taşıyan müzik sözleri duyabilirsiniz ki müziğin kendisi bile çoğunlukla melankoliktir. Fakat toplumumuz şu anda BDSM’ye sapıklık gözüyle bakıyor. Bu, zamanla değişecek. 

Sallenaz: BDSM iki insanın zevkidir. Bu insanlar gey, lezbiyen, biseksüel ya da heteroseksüel olabilir, önemli olan sadece fiziksel olarak yaşanan değil. Önemli olan, SM senasının içinde yaşananın, tarafların hür iradesi ve zevkine göre yaşanmış olmasıdır. Bu şart; zaten böyle iken burada fobiden bahsedemeyiz. SM’ye karşı, bunun dışında olan insanlarda fobi var ise, bunu fobi olarak yorumlamak yerine, konuya dair bilgisizlik olarak değerlendiririm. Bizim de amacımız zaten bu bilgi eksikliğini mümkün olabildiği kadar gidermektir. 

LADY SADE: İnsanlar bilmedikleri şeylerden korkarlar. Bir iki kulaktan dolma söz ve birkaç kare fotoğraf görünce, bilgi eksikliği de olunca, doğal olarak korku oluşuyordur. Oysa BDSM’yi öğrenip bilgi sahibi oldukça aslında içinde büyük bir saygı ve sevginin var olduğunu görüp şaşan çok kişi ile karşılaştık. BDSM’de kişilerin hiçbir tercihi sorgulanmaz, yargılanmaz. Önemli olan, tarafların anlaşarak rızaları sonucunda mı yaşıyor olduklarıdır. İçinde karşılıklı rıza olan tüm yaşam tercihlerinde fobiden bahsetmek anlamsız değil midir? Ama sonuçta BDSM yaşanılan toplumu da yansıtmaktadır. Bazı konularda nasıl ki toplumumuzun daha çok yol kat etmesi gerekiyorsa, bu bizlerin yaşadığı BDSM ilişkilerini de etkileyebiliyor sonuçta. 

BDSM ile şiddet arasındaki ilişkiye dair bir şeyler söylemenizi istesek… Mesela ‘sado-mazo’ ilişki denilince, birinin diğerine acı çektirmesi üzerinden şekillenmiş karşılıklı bir haz ilişkisi geliyor akla. Acı çekmek-çektirmek tensel bir tutkunun açığa çıkması mı? Saldırganlık ve cinselliğin bir aradalığından ortaya çıkan bir haz mı? Bu konuda Freud’a iletmek istediğiniz bir mesaj var mı? 

MDP: Eğer şiddet vahşi şekilde söz konusu olursa, BDSM değildir. BDSM’nin temelinde SSC (Güvenli, kontrollü ve karşılıklı rıza) vardır. Özetle SSC’nin anlamı, acı veren ve çekenin arasında ruhen, bedensel ve uygulama içinde tamamıyla önceden konuşulmuş dengeler içinde olması gerektiğidir. Hiçbir acı sadece sadistin ya da mazoşistin istediği şekilde olamaz. Sadece ikisinin orta noktasında ve kalıcı darbeler izler bırakmama şartıyla acı ve şiddet uygulanabilir. Özelikle sadistin, en azından iki kişinin mesuliyetini taşıdığı için büyük bir kontrole sahip olması gerekiyor. Özel yeteneklerinin içinde bir doktorun ve bir psikologun temel bilgilerine sahip olması gerekmektedir. Bu bilgiler ve SSC içinde uygulanan her türlü şiddet yok edici değil yaratıcı olmalıdır. 

Sallenaz: BDSM sıradan bir cinsellik ilişkisine benzemediğinden, fiziksel ve ruhen acı söz konusu olduğundan, birbirini bulan partnerlerin zaten öncelikle zihinsel, ardından tensel ve de ruhen uyumlarını tartmaları gerekiyor ki gerçek anlamda BDSM ilişkisini yaşayabilsinler. Eğer bu hususa önceden dikkat edilmez ise ciddi anlamda fiziksel ve ruhen saldırganlıklara maruz kalınır. Bunun BDSM’nin hiç bir kuralıyla bağlantısı yok, olamaz da. 

LADY SADE: Sado-Mazo ilişkisi karşılıklı acı vermek ve almaktan zevk alan kişilerin oluşturduğu bir partnerlik. Kişiler bu uygulama sonucunda gerek ruhen gerekse fiziksel olarak tatmin yaşayabiliyorlar. Ama bu yaşanan ilişki gelişigüzel bir acı vermek olarak algılanamaz. Sadist olan kişi mazoşistinin tüm güvenlik önlemlerini alarak kontrollü bir şekilde bunu yapmalıdır. Sadist olan kişi aynı zamanda tüm uygulamalarının sonucunda gerekli olan ilk müdahaleleri yapacak bilgi ve donanıma sahip olan kişidir. Mazoşist kişide kalıcı yaşam standardını bozacak hiçbir uygulama yapamaz. Bunun aksi hiçbir şekilde BDSM ile örtüşemez ve bağdaştırılamaz. BDSM çok farklı ve derinliği olan bir yaşam şeklidir; dolayısı ile tarafların birbirleriyle olan uyumu, tensel çekimi çok daha önemlidir. Bu nedenle BDSM genelde tek gecelik ya da tek seferlik bir deneme şeklinde gelişmez. Belli bir takım sürelerden sonra taraflar gerçek bir SM ilişkisine girebilirler. 

‘bdsm’nin uluslararası belirlenmiş kuralları ve sınırları vardır’ 

Evet BDSM sadece seks fantezisi değil, bir felsefe ve yaşam tarzı. Peki, tenin tutkuyla birleştiği noktaya gelirsek, bu felsefenin tenlere işlediği ritüeller, sınırlar, kurallar bütününden bahsedebilir miyiz? Yoksa kural ve sınır yok mudur BDSM’de? 

MDP: BDSM’nin uluslararası belirlenmiş kuralları ve sınırları vardır. Biz forum içinde bunları her zaman anlatmaya çalışıyoruz. Bu kuralların dışına çıkınca konu artık BDSM değil, sadece vahşettir. BDSM içinde bir insanı yok etmek an meselesidir ve çok kolaydır. Asıl sanatımız negatif enerjiyi pozitif enerjiye taşımaktır. Ve bunu anlatabilmek için kurallar ve şartlar gereklidir. Bunun bazı örneklerini SSC başlığında görebilirsiniz. 

Sallenaz: Bir SM seansında kod kelime (safeword) olması şarttır. Bu da SM’de mutlak kuralların olduğunu gösteriyor. Fakat bu ana kurallar, bir SM ilişkisinin temeli olmakla beraber geri kalan ilişki içindeki kuralları kişiler kendileri ve zevklerine göre belirlerler. Örneğin SM partnerliği yaşanmadan önce check up listesi geçilir. Bu listede kölenin zevki ‘asla’ları, ‘olur’ları listelenir. Efendi, bu listenin dışına çıkamaz. Çıktığı vakit, böyle efendiler kara listeye alınır. Bu da yine global bir kuraldır. 

LADY SADE: BDSM kesin kuralları olan ve yaşarken de belli ritüelleri olan bir felsefe olmakla beraber, ana kurallar hariç ritüelleri yaşayan taraflar belirler. Genelde de efendi seçer bu ritüelleri. Ana kurallar yukarda belirtildiği için tekrarlamayacağım. Ama bu kurallar asla vazgeçilmeyecek kurallardır, bunun altını özellikle çizmek istiyorum. 

‘sanatı sert ve radikal olmak değil, ince ve hisli olmaktır’ 

Son olarak sizin eklemek istedikleriniz var mı? 

MDP: BDSM’yi yaşamak isteyen herkes ne merak ederse etsin ya da ne uygulamak isterse istesin her şey insanlık, etik ve denge çerçevesinde uygulamalıdır. En başta bilgi edinmek ve sonra deneye deneye uygulamak şarttır. BDSM soft da yaşansa sertte yaşansa, sadece bir zevk olarak görülürse, daha kolay bir giriş olur. Sanatı sert ve radikal olmak değil, ince ve hisli olmaktır. BDSM’yi denemek isteyenler en başta dikkatli olsunlar, sonra karşılıklı zevklerini tatmin edecek şekilde uygulasınlar. 

Sallenaz: SM, bilinçsizlikle yaşayanlar için hayati tehlike, ruhen ömürlük yaralar bırakabilir. Fakat bilinçli bir şekilde yaşandığı vakit yeri geldiğinde; OKYANUS KADAR DERIN, GÖKYÜZÜ KADAR HÜRRİYET sunar. 

LADY SADE: Ben BDSM’nin tam açıklamasını tekrar yapmak istiyorum. BDDSSM’dir gerçek kısaltma hali. Alışılageldiği gibi global bir terim olduğundan, İngilizce bazı terimlerin baş harflerinin bir araya gelen kısaltma halidir. Nedir bu terimler diye irdelersek de: Bondage: Bağlama; Discibline: Disipline, eğitim, öğreti; Domination: Hükmeden; Submissive: İtaatkar; Sadist: Acı çektirmekten hoşlanan; Mazoşist: Acı çekmekten hoşlanan… Terimlerden de anlaşıldığı gibi içinde bütünlük söz konusu olan bir yaşam felsefesi. 

BDSM’nin herkesin içinde var olan bir renk olduğuna inanıyorum ben. Ama birçok kişi bu rengin adını veremediğinden, adını bilmediğinden dolayı gerçek boyutunu yaşayamıyor. BDSM, yaşanan ilişkilerin içinde en güvenilir, sağlıklı, saygılı, samimi ve en acık ilişki şeklidir benim kanaatimce. Çünkü taraflar BDSM’yi yaşamadan önce tüm isteklerini, arzularını, yapabileceklerini, yapamayacaklarını çok net dile getirip bu birlikteliğe başlarlar. BDSM, kontrol dengelerinin en had safhada olduğu bir yaşam olup her iki tarafın da mutlak tatmini sağlanılan bir felsefedir. MUTLAK HIZMET EDİLEN, RUHLARIN VE BEDENIN MUTLULUĞUDUR. Teşekkürler... 


‘saldırganlığın bdsm’de yeri yoktur, olmamalıdır’ 

Masternick - 51 yaşında, erkekefendi, İstanbul 

Strap-on? Strap-on ile gey ya da biseksüel olmanın direkt bağlantısı yoktur. BDSM açısından starp-on uygulamalardaki herhangi bir aletten farklı değildir. Aşağılamanın en uç noktalarından biri olarak kullanılır. Hatta köle gey ya da biseksüel ise hikmeti azalır. Strap-on Dominant tarafın arzularına/keyfine hizmet için kullanıldığından ve kölenin herhangi bir tercihi olamayacağına göre ister gey ister biseks ister hetero olsun durumu kabullenmek zorundadır. Bilimsel bir araştırma yapılabilse belki strap-on kullanımı gey ya da biseks kölelerde daha fazla uygulanıyor çıkabilir. Ancak çıkmaz ise de şaşırmam. 

Gizlilik? Gizlilik iki nedenle gerekli. BDSM şartlar gereği -doğal olarak- toplum tarafından bilinmeyen/iyi gözle bakılmayan bir konu. Bu nedenle alenen yaşanması, teşhir edilmesi bana göre yersiz bir durum olacaktır. Ne topluma ne de BDSM'yi yaşayanlara bir faydası olacaktır. Netteki gizlilik BDSM ile ilgili değildir. Net ortamı BDSM dışı kişiler için ne kadar güvensiz ise BDSM yaşanlar için de en az o kadar, hatta belki daha da güvensizdir. Reelde, günlük yaşam içerisinde bir arada olanlar elbette var. Hatta nette olmayıp reelde BDSM yaşayan çok kişi var. Özel bir buluşma/tanışma yeri yok. BDSM i andıran motifler kullanan bir yer var ama orası da sürekli bir yer değil. 

Anti-feminist? Bence anti-feminist bir duruş değil. Bu anti-feminist yorumu sadece efendi-kadın köle ilişkisi için yapılabilir, ama BDSM sadece bu ikili üzerine değildir ki kadınefendi-erkek köle ilişkisine feminist bir söylem mi diyeceğiz o zaman? BDSM içerisinde "cinsel"lik barındırsa bile "cinsiyet" dışı bir olgudur. Cinsiyet dışı bir olgu da feminist ya da anti feminist olma durumundan uzaktır. 

Fobi? Bu soruya yeteri kadar tatmin edici bir cevap verebileceğimi sanmıyorum. Bu güne kadar BDSM konusunu görüştüğüm kişilerin iki tür yaklaşımı oldu. 1. İlgilendiler ve belli bir yönde gelişti görüşmemiz. 2. ‘Sen sapıksın!!!!’ deyip duvar ördüler. Korkup korkmadıklarını gözleyebilecek kadar sürmedi görüşmemiz. 

Şiddet? "Acı çekmek-çektirmek tensel bir tutkunun açığa çıkması" olarak tanımlanabilir. Ancak BDSM’nin ana ekseni değildir. BDSM'in ana ekseni olan "hükmetme"nin araçlarından biridir sadece. BDSM ilişkisi köleye bir tek fiske vurulmadan da yaşanabilir. Saldırganlığın BDSM’de yeri yoktur, olmamalıdır. Bir efendi ya da kadınefendinin en büyük sorumluluğu kölesidir, malıdır. Saldırgan bir yaklaşımla fiziki ya da psikolojik bir zarar vermek istemez malına. Kendine hakim olamayıp saldırgan olan biri, efendi değildir. Freud'a selamlar...  

‘acı amaç değil araçtır’ 

Slvdeniz - 26 yaşında, erkekköle, İstanbul 

Gizlilik? Gizlilik partnerler için tabii ki çok önemli. Sonuçta toplumumuzun böyle bir felsefeyi şu zaman için doğal karşılamayacağı aşikardır. BDSM, Türkiye'de internet yaygınlaşmadan önce de yaşanıyordu ama tabii ki internetle beraber büyük bir ivme kazandı. Reelde, yurtdışında birçok BDSM tarzını benimsemiş klüp ve mekan olmasına rağmen Türkiye'de böyle bir mekan yok diye biliyorum; varsa da açıkçası ben duymadım. 

Şiddet? Bana göre acı çekmek ya da çektirmek amaç değil araçtır. Efendi olan için egemenliğinin göstergesi, köle olan içinse itaatinin bir simgesi diyebilirim. 

‘strap-on yalnızca gey ya da biseksüellikle ilgili değildir’ 

Oxytocin - 41 yaşında, kadınköle, İngiltere 

Strap-on: Biseksüel ya da gey olmakla çok da direkt ilişki aramak gerekmez bence. Adını BDSM/biseksüellik vs koymadan da seyrek yaşanan bir şey stap-on'un versiyonları. Bazılarının imkanlar ölçüsünde alet edevat edinmeleri de normal geliyor bana... Bazıları için çok faydalı, bazıları için ara sıra dolaptan çıkarılan seks oyuncağı olmaktan başka bir anlam yüklemiyorum ben.  

Anti-feminist: Ben doğanın kadın-erkek/iktidar ilişkisinin karmaşık örgüsünü düşünen beyinlere bir işkencesi olarak normalinde böyle yarattığını düşünüyorum. Hep savunduğum şudur: kadının var etmek (insan soyunu sürdürmek, korumak) için kullanıldığı gönüllü ve içgüdüsel bir vazgeçme gücü vardır. Erkek egemen toplum bu gönüllü vazgeçişi sürekli olması için dayatmaya çalışan vahşi bir yansımadır ve bugünkü haliyle olması gereken değildir.  
O nedenle mesela strap-on yalnızca biseksüellikle vs ilgili değildir benim gözümde. Gönüllü vazgeçişin son bulmasıdır, iktidarın eşitlenmesi gibidir bir yönden. Vukuu bulduğu yerde buna boyun eğmeyen "egemen erkek" de görmedim açıkçası. Düşündürücüdür bana göre!  

Kural&Sınır: Kuralın en çok olduğu seks uygulamalarıdır belki de BDSM. Kuralsızlık kesinlikle değil! Ayrıca ben BDSM'nin yüzde yüz yaşam tarzı gibi algılanmasına da karşıyım. Çok geniş bir renk skalası var BDSM'nin. Hoşlandığın, uyguladığın seks fantezisinin kuralarını öğrenme peşine düştüysen BDSM’nin kapısından çıkmamacasına girmişsin demektir bana göre.  


Son söz: "İşte böyle güzelim!" 

Acı neden zevk verir? (BBC Future)

Kaynak: https://www.bbc.com/turkce/haberler/2015/10/151009_vert_fut_aci_zevk 
İnsanlar neden göz yaşartacak kadar acı yemekten, kaslarını ağrıtacak egzersizden hoşlanır? Acı ile zevkin insan biyolojisi ile nasıl bir bağlantısı var?

Rakibinin insanı bayılttığı, kalp krizine ve hatta ölüme yol açtığı biliniyordu. Ama Jason McNabb oldukça sakin görünüyordu. Düdük çaldı. Saldırı hızlı ve yoğundu. Gözler yaşardı, dudaklar şişti ve terleme baş gösterdi.
Bu basit bir yarış değildi. McNabb dünya rekorunu elinde tutuyordu: İki dakika içinde en fazla sayıda acı biber yiyen kişi unvanını taşıyor. Hem de bildiğimiz acı biber değil, Hindistan’da yetişen ve dünyanın en acı biberi olarak bilinen (Bhut Jolokia) biberi.
Daha sonra hislerini şöyle açıklıyor McNabb: “Ağzım sanki hepsi aynı anda sokan eşek arılarıyla doluydu. Tam bir cehennem ateşiydi.”
Bu biber, Meksika (jalepen) biberinden 200 ila 400 kat daha acı. Azıcık ısırmak bile dayanılmaz bir sızıya neden oluyor. Peki, insanlar bunu neden yiyor?
Sağduyusu insanı zevk arayışına girmeye, acıdan kaçınmaya yöneltir. Ama her zaman bunu yapmaz. Koşma, sıcak masaj, dövme, vücut deldirme ve sado-mazoşist cinsel etkinlikler gibi birçok aktiviteyi acı içerdiği halde yapmaya devam eder.

Acının kimyası

Acı ile zevk arasındaki bağlantı insan biyolojisinin kökeninde vardır. Acı hissi merkezi sinir sisteminde endorfin salgılanmasına neden olur. Bunlar mutluluk ve zindelik hissi veren morfin türü afyonlu ilaçlara benzer şekilde çalışan ve acıyı bloke eden proteinlerdir. Koşanlar bu bağlantıyı iyi bilir. Vücut yoğun efor gösterdiğinde laktik asit salgılanır. Bu, oksijen azlığında glikozun parçalanması sonucu oluşan bir yan üründür. Asit, kaslardaki ağrı alıcılarını rahatsız eder ve bu alıcılar bu hissi omurgadan elektrik mesajları yoluyla beyne iletir. Bu sinyaller bacaklarda yanma hissi olarak yorumlanır ve koşan kişiyi durmaya veya yavaşlamaya yöneltir.
Sonra sinir sisteminin kontrol merkezi olan hipokampüs harekete geçer. Beynin denizatı şeklindeki bu kısmı, ağrı sinyallerine endorfin salgılanması emriyle cevap verir. Bu proteinler beyindeki opioyid reseptörlere tutunarak ağrı sinyallerinin aktarılması ile ilgili kimyasalların salgılanmasını engeller. Böylece ağrı bloke edilir. Fakat endorfin daha da ileri giderek beynin limbik ve prefrontal bölgelerini harekete geçirir. Bu bölgeler aşık olunduğunda ve müzik dinlerken aktif hale gelen bölgelerdir. Yani aynı şekilde beyindeki opioid reseptörleri saran morfin ve eroin gibi uyuşturucuların sağladığı türden bir ağrı ve acı sonrası iyi his hali yaratır.
Bu arada yoğun egzersiz de vücudun diğer ağrı kesicisi olan anandamidi harekete geçirir. “Mutluluk kimyasalı” olarak da bilinen bu madde ağrı sinyallerini bloke etmek için beyindeki kanbinoid reseptörlerini sarar ve esrar türü uyuşturucular gibi hoş bir his yaratır. Acıya karşı salgılanan adrenalin de atletin kalp atışını artırarak ayrı bir heyecan katar.
Bacaklardaki yanma hissinin insanı vücudu aşırı zorlamaktan alıkoyduğu sanılıyor. Öte yandan atletlerin duyduğu mutluluk hissi de atalarımızın uzun av maratonlarındaki ağrıya dayanmasını sağlıyordu. Ağrı sonrası rahatlama hissinin ise insanları yaralanma anında sorunla baş etmek üzere evrilmiş bir özellik olduğu sanılıyor.

Acı biberin tadı

Fakat neden bazı tür ağrılar zevk verir de bazıları tam bir acı kaynağıdır?
Bir teoriye göre bunun nedeni “iyicil mazoşizm” olabilir; yani sonucun ciddi zarar vermeyeceği bilgisiyle acı arayışı. Bu insana özgü bir özelliktir.
Bunun bir örneği acı biberdir. Bu biberin aktif maddesi kapsaisin zararsızdır. Dildeki ısıya hassas, vücudu zararlı derecede sıcaktan ve soğuktan koruyan TRPV1 reseptörlerine tutundukları için acı verirler.
Küçük çocuklar da zamanla acı biberin zarar vermediğini öğrenerek onu sevmeye başlar. Bu biberleri severek yiyen insanların dilleri de herkes gibi kapsaisin maddesine karşı duyarlıdır.
Bilim insanları sıçanlara da acı biber yeme alışkanlığı kazandırmaya çalışmış, ancak başarılı olamamıştır.

Cinsellik ve acı


Zararsız türden sado-mazoşist cinsel eğilimleri olan kişiler de acı vermekten ve acı çekmekten zevk alır. Ancak bu kişiler iyi ve kötü acı arasında ayrım yaptıklarını, kötü acıdan kaçınılması gerekirken iyi acının zevk verdiğini ifade ediyor.
Bu teori lunaparklardaki bazı araçlara rahatsızlık verdiği halde binmeye devam edilmesini ya da acıklı filmlerin seyredilmesini de açıklıyor. Uzmanlar, hayvanların kendilerine korku veren şeylerin yanına bir daha asla gitmeyeceğini söylüyor.
Cinsellik ile acı arasındaki bağlantı sadece sado-mazoşist eylemlerle sınırlı değil. Manyetik rezönanslı görüntüleme (emar) yoluyla kadınların beynini inceleyen bir araştırmada, orgazm sırasında beynin 30 bölgesinin aktif hale geldiği ve bunlar arasında ağrıyla ilgili bölgelerin de olduğu görüldü. Başka bir araştırmada ise kronik karın ağrısını gidermek amacıyla omurgasında bazı sinirleri kesilen kanser hastalarının orgazm kabiliyetini de yitirdiği, acı geri döndüğünde orgazmın da geri geldiği anlaşıldı.
Rutgers Üniversitesi’nde görüntülemeli araştırmayı yürüten Barry Komisaruk ağrı ile orgazm arasında önemli bir bağlantı olduğu kanısında. İnsanların orgazm sırasında yüzlerinin aldığı şekli acı sırasındaki halinden ayırmanın zor olduğunu belirtiyor Komisaruk. Parasetamol içeren ağrı kesicilerin duyguları nasıl etkilediğine yönelik yapılan bir araştırmada da bu ilaçların sadece ağrıyı kesmediği, aynı zamanda zevk duygusunu da körelttiği görüldü.
Kısacası, bütün bunlardan, insan için acı ve zevkin her zaman iç içe geçmiş olduğu sonucunu çıkarabiliriz.